Falcılar Geçmişi Nasıl Biliyor? - Akıllı Hans Etkisi



 Çoğu kişi falcıya gitmiş veya bir arkadaşı aracılığıyla hayret verici bazı durumlarla karşılaşıldığını duymuştur. En klasik, dolayısıyla en çok sözü edilen numaralar da genelde; "birinin ismini bilmek" veya "yapılacak bir seyahati tahmin etmek" olur. Peki falcılar tüm bunları nasıl oluyor da, üstelik genelde %70-80 gibi yüksek bir oranla bilebiliyorlar?



 Falcıların numarasını açıklamak oldukça basit.

 Ancak bu açıklamanın sizi tatmin etmesi için önce, 1900lerin başlarında yaşanmış, son derece ilginç bir olayı öğrenmeniz gerekiyor.



Yıl, 1902 (veya 1903. Kaynaklar bu konuda kesin konuşmuyor). Berlinli bir matematik öğretmeni, Wilhelm von Osten, sahip olduğu ata, istendiğinde, yere toynağıyla vurmayı öğretiyor. Bir toplama işlemini soruyor ve at, doğru cevabı toynağını birkaç kez yere vurarak veriyor. Başta ufak bir şok yaşayan Osten, atına, örneğin 3+4ü soruyor ve at toynağını 7 kez yere vuruyor. Bir Gymnasium'da(Almanya'da en yüksek dereceli liselere verilen ad.) öğretmenlik yapan Osten, bu at ile muhteşem bir üne kavuşabileceğini farkediyor.

 Hans adındaki bu akıllı at, "Ayın beşi salıya isabet ederse, ilk cuma ayın kaçındadır?" gibi sorulara bile doğru cevap veriyor. Asıl hayret ettirici olan ise şu: Hans'a (at) soruları sözlü olarak da sorabiliyorsunuz, yazılı olarak da verebiliyorsunuz ve at yine de tüm soruları doğru cevaplıyor!

 Bunun gerçekten yaşandığını bildiğimiz için, ilk olarak "acaba hileli mi?" diye düşünüyoruz elbette. Zaten Bay Osten, atı Hans ile birlikte gösteriler düzenleyip dünya çapında bir üne kavuşunca, bu şüpheyle bir Hans Komisyonu kuruluyor ve komisyondaki bilimadamları bir süre at ile ilgilenip numaranın gerçek olup olmadığını anlamaya çalışıyorlar.

 Sonuçta ne mi oluyor? Komisyon, birkaç aylık gözlemin ardından 2 Ekim 1904'de, Hans'ın yaptıklarının bir hileden ibaret olmadığını, gerçekten de Hans'ın tüm basit matematik işlemlerini doğru cevapladığını açıklıyor.  Hatta komisyonda bulunan ve sirkler hakkında üne kavuşmuş bir şahıs, başlarda Hans'ı sadece bir sirk atı gibi birkaç numara öğrenmiş bir attan ibaret sandığını, ancak yanıldığını itiraf ediyor. Elbette bunun ardından at ününe ün katıyor ve sahibine de ufak çaplı bir servet kazandırıyor.

 Ancak 1907'de, sıradan bir araştırma yapan Oskar Pfungst, çok ilginç bir iddia ortaya atıyor ve bunu kısa sürede ispatlıyor. Pfungst, aslında Hans'ın soruları gerçekten çözmediğini, cevabı bilen, yani soruyu soran kişinin hareket ve durumundan yola çıkarak toynağını ne kadar vurması gerektiğini anladığını ispatlıyor. Buna göre Hans aslında doğru cevaba yaklaşana kadar sahibindeki gerginlik geçmediği için toynağını vurmaya devam ediyor. Doğru cevaba ulaştığında ise sahibinde açıkça bir heyecan, mutluluk, rahatlama görülüyor ve at bu durum ortaya çıkınca artık toynağını vurmak zorunda olmadığını anlıyor ve duruyor.

 Bunu ispatlamak ise çok kolay oluyor. Sahibi'nin cevabını bildiği soruları at %89 oranla doğru cevaplarken, sahibi cevabı bilmediğinde at soruların %5ini bile çözemiyor.

 Bir başka şekilde söylemek gerekirse, eğer cevap 4 ise; at toynağını birinci, ikinci,üçüncü kez vurduğunda sahibi gittikçe geriliyor, bu yüzden at hala isteneni yapıyor, 4. kez vurduğunda ise sahibinin duruşunda ve suratında bir rahatlama oluyor, at da  sahibindeki memnuniyeti görünce vurmayı bırakıyor.

 Bu olayın ortaya çıkması ile, literatüre giren "Akıllı Hans Etkisi", aslında düşündüğünüzden çok daha etkili bir şey. Fizyolog Oskar Pfungst da bunu göstermek için, aynı metodu kendine uygulamış ve soru soran kişinin tepkilerinden, doğru cevabı bilmeye çalışmış. Aslında nasıl çözüleceği hakkında hiçbir fikri olmayan soruların yüzde kaçını doğru cevaplamış dersiniz? Pfungst, daha ilk testte,sorulan soruların %90ına doğru cevap vermiş.

 Yani bu yöntemi ilk kez deneyen biri dahi, karşıdakinin tepkilerini ölçerek soruların cevaplarını sezebiliyor. Bir de bunu yüzlerce kez deneyimlemiş, insan tepkilerine göre cevap verme işini kendine meslek edinmiş birinin ne kadar çok şeyi, sadece sizin farkında bile olmadan verdiğiniz tepkilerinizden yola çıkarak tahmin edebileceğini bir düşünün. İşte falcıların yaptığı da tam olarak bu. Elbette bazı durumlar var ki, mimik okuma ile açıklanması biraz zor. Gün geçmiyor ki internette bir başkası, "falcıyı aradım, bulamadığım cüzdanımın yerini sordum, 'sağdaki dolapta üçüncü çekmecenin arkasında' diye şıp diye bildi. Üç harflilerle konuşuyormuş" diye bir başka açıklanması zor deneyim paylaşmasın. Yukarıda yazdıklarım her ne kadar öyle absürd fal deneyimlerinizi açıklamaya yetmeyecekse de: Falcıların, hoşlandığınız kişinin ismini veya kaç kardeşiniz olduğunu nasıl tahmin ettiğini artık biliyorsunuz.



Sonraki

0 yorum:

Yorum Yap

Yorumlar

Şunlar da ilginizi çekebilir:

Ara

Reklam